Üstelik ulaşım da düşündüğünüzden çok daha kolay; ister uçak bileti ister otobüs bileti… Hepsiyle birkaç saat içinde bu etkileyici şehre varabiliyorsunuz. Diyarbakır’da gezilecek yerler ise, yalnızca tarihe değil; ruhunuza da dokunan bir deneyim sunuyor. Şimdi gelin, sizi biletinizi almaya bir adım daha yaklaştıracak bu büyülü şehri birlikte keşfedelim.
Diyarbakır Gezilecek Yerler Listesi
Tarih kokan surlardan gizemli hanlara, köklü camilerden şehrin kalbini oluşturan dar sokaklara uzanan bir keşfe hazır mısınız? Diyarbakır’da gezilecek yerler öylesine zengin ki, şehre adım attığınız anda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. İşte ilk defa gelenlerin mutlaka görmesi gereken, şehri en iyi şekilde tanıtan yerlerin listesi… Hazırsanız başlayalım!
Diyarbakır Ulu Camii

Diyarbakır’ın kalbinde yer alan Ulu Camii, sadece şehrin değil tüm Anadolu’nun en eski ve en önemli ibadet mekânlarından biri. 639 yılında İslamiyet’in bölgeye gelişiyle birlikte yapılan bu cami, mimarisiyle Şam’daki Emeviye Camii’ni andırdığı için “Anadolu’nun Emevi Camii” olarak da anılır.
Avlusundaki siyah-beyaz bazalt taş dokusu, işlemeli kapıları ve asırlardır ayakta duran sütunlarıyla adeta bir açık hava müzesi niteliğinde. Diyarbakır’a gelip de Ulu Camii’nin huzurlu avlusunda birkaç dakika soluklanmadan dönmek olmaz; çünkü burası şehrin ruhunu en iyi hissettiren yerlerden biri.
Hasan Paşa Hanı

Diyarbakır’ın en canlı noktalarından biri olan Hasan Paşa Hanı, 1570’lerde inşa edilmiş tarihi bir ticaret hanı. Bugün ise şehrin en keyifli mola duraklarından biri. Avlusundaki siyah-beyaz taşlı Diyarbakır mimarisi, kahve kokusuyla karışan atmosferi ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerine hem geçmişi hem de şehir yaşamını aynı anda hissettiriyor.
Burada sabah kahvaltısı yapmak, közde kahve içmek ya da sadece avlunun ortasına kurulup insanları izlemek bile başlı başına bir deneyim. Hediyelik eşya dükkânları da oldukça zengin; şehirden minik hatıralar almak için ideal bir durak.
Cemil Paşa Konağı Kent Müzesi

Diyarbakır’ın kültürel hafızasını en zarif hâliyle sunan Cemil Paşa Konağı, 19. yüzyıl Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Eskiden kentin ileri gelen ailelerinden Cemil Paşalara ait olan bu konak, bugün Kent Müzesi olarak ziyaretçilerini şehrin geçmişiyle buluşturuyor.
Konağın odalarında Diyarbakır’ın geleneksel yaşamı, eski kent düzeni, aile kültürü, zanaatlar ve sosyal hayatla ilgili detaylı bilgi ve obje sergileri yer alıyor. Avlusu ise fotoğraf meraklıları için tam bir hazine. Sessiz, huzurlu ve tarih kokan bu mekân, şehri daha derinlemesine anlamak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden biri.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi

Diyarbakır’ın ünlü şairi Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğup büyüdüğü bu taş konak, 19. yüzyıl sivil mimarisinin en zarif örneklerinden biri. Günümüzde müze olarak düzenlenen yapı, şairin kişisel eşyalarını, aile arşivini ve yaşamından kesitleri barındırıyor.
Siyah bazalt taşları, geniş avlusu ve geleneksel Diyarbakır evlerinin özgün planını koruyan mimarisiyle ziyaretçilere hem tarihi hem edebi bir yolculuk sunuyor. “Otuz Beş Yaş”ın şairini daha yakından tanımak isteyenler için görülmesi gereken özel bir durak.
İçkale

Diyarbakır’ın tarihini en güçlü şekilde hissettiren yerlerin başında gelen İçkale, şehrin 8 bin yılı aşan geçmişinin adeta açık hava belgesi. Hevsel Bahçeleri’ne bakan etkileyici konumu, surlarla çevrili yapısı ve içerisinde barındırdığı tarihi binalarla Diyarbakır’ın “en eski yerleşim noktası” olarak bilinir.
Bugün restore edilip düzenlenmiş hâliyle İçkale; Arkeoloji Müzesi, Hz. Süleyman Camii, Saint George Kilisesi, Cezaevi Binası, Artuklu Sarayı kalıntıları gibi pek çok önemli yapıya ev sahipliği yapıyor.
Tarihin farklı dönemlerinden izleri bir arada görebileceğiniz, şehir manzarasının da en güzel izlendiği noktalardan biri olan İçkale, Diyarbakır gezinizde kesinlikle uzun uzun vakit ayırmanız gereken yerlerden biri.
Saint George Kilisesi

Diyarbakır’da farklı kültür ve inançların izlerini gösteren en etkileyici yapılardan biri de Saint George Kilisesi. İçkale bölgesinde yer alan bu tarihi kilise, MS 4. veya 5. yüzyıla kadar uzanan geçmişiyle kentin en eski Hristiyan yapılarından biri olarak biliniyor.
Bazalt taş mimarisi, yüksek tonozları ve sade ama büyüleyici atmosferiyle dikkat çeken kilise, bugün kültürel bir miras alanı olarak ziyaret ediliyor. Diyarbakır’ın çok kültürlü tarihini tek bir yapıda görmek isteyenler için bulunmaz bir durak.
Diyarbakır Kalesi

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Kalesi, şehrin binlerce yıllık tarihini gözler önüne seren eşsiz bir yapı. Dünyanın en uzun ve en sağlam surlarından biri olarak kabul edilen kale, siyah bazalt taşlarıyla hem heybetli hem de büyüleyici bir silüete sahip.
Surların üzerinde yürürken Hevsel Bahçeleri’ne bakan etkileyici bir manzarayla karşılaşırsınız; özellikle gün batımı saatlerinde bu görüntü tam bir kartpostal gibidir. İçindeki burçlar, kitabeler ve kabartmalar, kentin zengin kültürünü adım adım hissettirir. Diyarbakır’a gelip de bu muazzam surları görmeden, birkaç kare fotoğraf çekmeden dönmek kesinlikle olmaz.
Şeyh Mutahhar Cami ve Dört Ayaklı Minare

Diyarbakır’ın simge yapılarından biri olan Dört Ayaklı Minare, adını dört sütun üzerine oturan eşsiz minaresinden alıyor. 12. yüzyılda Artuklular tarafından inşa edilen bu yapı, hem mimari hem de tarihi açıdan büyük önem taşıyor. Minarenin kendisi, bir zamanlar hem dini ibadet hem de şehrin gözetleme noktası olarak kullanılmış.
Minarenin hemen yanında yer alan Şeyh Mutahhar Cami, şehrin manevi merkezlerinden biri. Taş işçiliği, işlemeli kapıları ve huzurlu avlusu ile hem ziyaretçilerini hem de fotoğraf tutkunlarını etkiliyor. Birlikte baktığınızda, Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Cami, Diyarbakır’ın tarih boyunca geçirdiği farklı medeniyetlerin izlerini gözler önüne seren muhteşem bir ikili oluşturuyor.
Malabadi Köprüsü

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde, Batman Nehri üzerinde yer alan Malabadi Köprüsü, 12. yüzyılda Artuklular tarafından inşa edilmiş ve dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul ediliyor. Yaklaşık 150 metre uzunluğundaki tek kemerli yapısı, dünyanın en büyük taş köprülerinden biri olma özelliğine sahip.
Köprü sadece ulaşım amacıyla değil, aynı zamanda mimari ve estetik bir başyapıt olarak da dikkat çekiyor. Tarih ve doğa iç içe geçmiş bir manzara sunarken, köprü kenarındaki yürüyüş yolları ve fotoğraf noktaları ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken detaylardan. Diyarbakır’a gelmişken bu görkemli köprüyü görmek, hem tarihe hem de bölgenin doğal güzelliklerine kısa bir yolculuk yapmak demek.
Sülüklü Han

Diyarbakır’ın tarihi hanları arasında özel bir yere sahip olan Sülüklü Han, adını eskiden burada hizmet veren sağlık uygulamalarından alıyor; hanın içinde sülük tedavisi yapan sağlıkçılar bulunuyormuş. 16. yüzyılda inşa edilen han, Osmanlı dönemi taş işçiliğinin güzel örneklerinden biri olarak günümüze ulaşmış.
Avlusunda kahve içip kısa bir mola verebileceğiniz Sülüklü Han, aynı zamanda çevresindeki dükkanlarla şehrin canlı atmosferini de hissettiriyor. Tarih kokan taş duvarları ve dar koridorlarıyla fotoğraf tutkunları için de ideal bir durak. Diyarbakır gezinizde hem geçmişe kısa bir yolculuk yapmak hem de yerel lezzetleri tatmak için uğramanız gereken yerlerden biri.
On Gözlü Köprü (Dicle Köprüsü)

Diyarbakır’ın en ikonik yapılarından biri olan On Gözlü Köprü, Dicle Nehri üzerinde yer alıyor ve adını köprünün üzerindeki on kemerden alıyor. 12. yüzyılda Artuklular döneminde inşa edilen köprü, hem tarih hem de mühendislik açısından büyük öneme sahip.
Köprü, sadece bir ulaşım noktası değil; Dicle Nehri’nin serin sularıyla çevrili manzarası, fotoğraf çekmek ve yürüyüş yapmak için harika bir atmosfer sunuyor. Tarih boyunca şehir ile çevresini birbirine bağlayan bu yapı, Diyarbakır ziyaretinizde mutlaka görmeniz gereken duraklardan biri. Özellikle gün batımında köprüden geçen ışık, adeta bir tablo gibi şehirle bütünleşiyor.
Hevsel Bahçeleri

Diyarbakır’un kalbinde, Dicle Nehri boyunca uzanan Hevsel Bahçeleri, sadece doğal güzellikleriyle değil, tarih boyunca şehrin yaşam kaynağı olmasıyla da ünlü. Binlerce yıldır sulama ve tarım için kullanılan bu verimli topraklar, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edildi.
Bahçelerde yürürken meyve ağaçları, sebze tarlaları ve tarihi sur manzarası eşliğinde şehirden uzaklaşıp doğayla iç içe bir mola verebilirsiniz. Hem huzurlu bir yürüyüş hem de fotoğraf molası için ideal olan Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır’ın tarih ve doğa zenginliğini bir arada sunan nadir noktalarından biri.

